Ana içeriğe atla

Kayıtlar

"Tilkinin Y-olun-da /Mesih'ul- Deccal (2)

 "Başucumda Mavi Işık" (Yevmiye: Bir el düşer böyle, kim olduğunu görmesen de bilirsin...Sinema rejisörlerine kadar bilinir bu... Nitekim Hazret-i Ali'nin sözü var: parça, bütünün habercisidir.):25:1024.                   * * * Gölgeler: 308: ARVASİ.(Üç Işık)... BED-REKA-Mürşid:308:ASHAB-I Bedir... NİSAN-MUS-Nisan Ayı Kadir- Her şeye gücü yeten Allah'ın güzel isimlerinden biri:301:Rasim-Resmeden. Musavvir. Erjeng. Akarsu. Varlığın hayatına işleyen. Ruh, vâli...(*)                * * * Ab: Su. Yağmur. Letafet, güzellik. İtibar. Irz, namus. Vakar. Cilâ. Keskinlik:3. Salih Mirzabeyoğlu: 691+1312:2003.  Şeab: Sınır, HUDUD: 1002:3. Baht: Kader. Tâli. Uğur. Alınyazısı. Kısmet. İkbâl. Saadet. Lezzet:1002:3. Rıza:Memnunluk, hoşluk, razı olmak: 1002:3 Terettûb: Lâzım olmak. Gerekmek. Netice olarak çıkmak. Sıralanmak. Bir yerde asla kımıldamadan durmak. Muayyen sebeplerin muayyen neticeler vermesi:1002:...
En son yayınlar

"Tilkinin Y-olun-da /Mesih'ul- Deccal (1)

  Uykuda sol tarafıma dönmüşüm...beni "sağ tarafıma çevirerek "sağ tarafında yat "dedi...Beni sağ tarafa çevirdikten sonra "Mübarek Elleri" ile ense köküme birbirine paralel "üç çizgi" çizdi. Sonra alt çizgiyi baz alarak omurilik boyunca ve hizasında kıvrımlaşarak ilerleyen bir çizgi daha...her çizgi çizişinde çizgiler gökmavisi süt beyazı renginde bir sıvı akışına dönüşüyordu..O işini yaparken bende sohbet etmek istedim...Mübarek ellerini öpüp başımın üstüne koydum  ve "Sizi çok özledik efendim ne zaman geleceksiniz?" dedim... Başındaki sarık bir boğa başını andırıyordu...Sonra karanlığa dönerek oraya bakmamı işaret etti... İki küçük keçi boynuzu ve bütün vücudu ayı gibi kıllı olan orta boyda iki ayağı üzerinde insan vücudu içinde olanı gördüm... "Sen deccal mısın?" "Ben deccalım" Dedi... Sonra bilinmekten korkar bir ruh hali  ile  Kaçıp uzaklaştı.(03.01.2021) Bir bâtın kahramanı, “Bizim ölümümüz, keskin kılıcın kınından...

"Tilkinin Y-olun-da" / Mâşi-Yürüyüş

  Çay bahçesi... ağaçlar altında bir kaç tahtadan yapılmış masa, insanlar neşe içinde sohbet ederken etrafta kuş cıvıltıları insan sesine karışıyor...Çay dağıtma nöbet sırası bana gelmiş. A.O.Z çay siparişi için 4 tane beyaz ama yanmayan çakmak gönderiyor...4 kişiler sohbet baya koyu ve keyifli ...Galiba içlerinden biri Nazif abiye benziyor... (...)Tahta servis tabağına boyuna dikilmiş her birinin boyu diğerinkinden farklı 4 çakmak ile oturan dört kişinin boyları ile aralarında doğru bir  orantıda var... (.....) Kumandan beyaz doktor önlüğüne benzer bir önlük giymiş... Elleri Hz. Ali r.a elleri gibi ..."Ne güzel ! Ne kadar da narin !" Bir "resim" çiziyor... O kadar detaylı bir çizim ki ...Resim üzerinden ne neye nasıl tesir ediyor, nasıl harekete geçiyor, nedir, ne değildir, bağlantı ve aktifleşme noktaları, onun üzerinden varlık bulması...baya komplike bir metobelizmasi var ve işleyişi çözülemeyecek kadar karmaşık... kırmızı ve siyah kalemle detaylandirdigi ve sank...

YALAN'IN SİYASETİ

  Üstadın dediği gibi 'Son dört-beş asırdır içine hapsedildiğimiz' bir zindan içinde, 'yapamamanın, edememenin, erişememenin,  üstelik erişmekten alıkonulmanın muazzam zindanı' içindeyiz... 'Biz yanlız onları görmeye memuruz, dışarıyı göremeyiz, bu zindanın zarını yırtamayız. Hergün bu zarın üstüne bir zar daha  çekilir ve biz böyle gideriz.' 'Bu zindanı açmanın bu zindanın kapısını aralamanın tek çaresi, bize onu hediye eden, bir külah gibi giydiren, sahte kahramanları anlamaktır. Sahte kahramanları anlamak içinde gerçek kahramanlar üzerinde bir fikir sahibi olmamız lağzım...' Bizim 'Kahramanımız' belli !   SİYASET - YALAN - MANİPÜLASYON 1930 tarihine kadar götürülen o günden bu yana Hitler ve Staline dayandırılan 'Bürokratik Manipülasyon' aletine dönüşen  'YALAN' bugün siyaset sahnesindeki bütün 'politikacıların sahsiyetinin' en büyük emaresi olarak karşımızda durmaktadır.   Hakikatin olmadığı türlü alavere dalaverelerin...

Niçin Salih Mirzabeyoğlu

Bugüne kadar bizim öfkemizi bizden alan hocalara karşı bir kızgınlığım vardı. 'Bu kadar yumuşak olmak niçin.?' derdim.  Üstad Necip Fazıl Kısakürek'ın  kitabı ile tanıştığımda, "Tevhidin gerektirdiği öfkeyi" dizelerin de gördüm. Sonra... Sonra "Mirzabeyoğlu"nun,  tak!  tak ! yazdığı kelimeler....  Aşık oldum... Hem öfkesi  vardı, hemde ıslah için bir fikrî  ve fiili faaliyeti vardı.  'Fikirse fikir kavgaysa kavga' prensibi her müslümanın  keskin düsturu olmaliydi. Bunu bize hatırlattigi için Rabbim ondan razı olsun. Çilesinin yabancısı değiliz inşaAllah. Onu hayırla yâd ediyor ve Rabbimden rahmet diliyoruz. Hatice Toprak

YILDIZ

Resûle Allah dememek şartiyle ne denilirse azdır der Üstad Necip Fazıl... Bu sözden yola çıkarak velilere, alimlere, mütefekkirlere, güzel insanlara Resûl dememek şartiyle ne denilirse az... Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu için de, ne söylenirse az.. Ben de ne söylersem az. ...                      *** Sözün özü son nefesten başlamalıydım yaşamaya.. (Salih Mirzabeyoğlu) Son nefeste yaşamaya başlanılır mı?.. başlanılırmış onda gördüm onda bildim, onda tanıdım, onda yaşamaya başladım... Hem de ne yaşamak.... Son nefeste nasıl yaşanılır?.. Bir inanç varsa, düşünce varsa, fikir varsa, yaşanılır. O düşünce, fikir dava olmuşsa, o dava Allah'a ise üstelik o dava da Allah'a adanmış bir insan profili varsa son nefeste yaşanılır.                     ***    "Bana zehir verdiler ben onu bala çevirdim".. der, Salih Mirzabeyoğlu... 16 sen...

İSTANBUL'DA KIYAM-ET

Rusya Savaş gemilerini boğazdan geçirerek Suriye'ye askeri teçhizat gönderiyor. Türkiye "Boğazlardan geçişler" icin NATO'ya Montrö anlaşmasının 21. Maddesi ve NATO'nun 5. Maddesi gereği müdahale ettirebilir diyor bir yetkili. (Akit Gazetesi Haber) . Bizler hadiseleri izlerken onu kendi hakikati içinde değerlendirme şuuru olmadan bir şeyin muhasebesinin doğru yapılıp yapılmadığını, sonucun "gerçeğe" ne kadar  yakın durduğunu  kestiremeyiz. Hadiselerden "Gaibi" okumaya çalışırken "sırra" ilişik mevzuları Resulullah a.s.v'dan nakledilen "hadisler" etrafında anlamaya çalışıyoruz. Nihayet tecrübe ile sabit ki tarih tekerrürden ibarettir. Nafi bin Utbe   (Radiyallahu Anh)   şöyle dedi: ‘Ey Cabir! Biz, Rumlara karşı zafer kazanılana kadar Deccal’in çıkacağını zannetmiyoruz!’ Müslim 2900/38 Abdullah bin Amr   (Radiyallahu Anh)   şöyle anlatıyor: “Biz, Rasulullah   (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ’in etrafında h...