Büyük Muztaripler'de rüya bahsinde Kumandanımız "Halbuki o kimse, aynı uykuda olduğunu ve asla uykusundan uyanmadiğini bilmedi" der.
Merkad: Uyku yeri. Mezar...Menam:Uyku. Uyku zamanı. Uyanacak yer. Rüya. Düş...
Sonra Üstadın rüyasını kendi kaleminden aktarır.
_"Aylarca, mevsimlerce evvel-1975-, evimde bir rüya görmüştüm: Dik, dik, dik bir dağ zirvesindeyim. Belki binlerce, onbinlerce metre derinliklerde köyler ve ağaçlıklar hurdebin camındaki noktaciklar gibi görünüyor. Bu ne yükseklik!..Anlatılır gibi değil... Yanıma, sol tarafıma doğru dönüyorum. Orada, tam zirve noktasında bir mezar... Toprağı elenmiş, taranmış, tertemiz...Beton bir çerçeve içindeki mezarın başında, dört köşe, toprağa yatırılmış bir levha ve üzerinde İslam harfleriyle iki kelime: DERVİŞ MUHAMMED"
Bugün Kumandan o "Dik, dik, dik bir dağ zirvesinde" Üstad ile beraber...
"Lisan Manaya Mezar" ...Mânâya döşek, mânâya beşik...
O halde manaya dikkat etmek gerekir;
"Dik bir tepe, yüzeyi yemyeşil...tepenin içinde, toprağın altında Kumandan yürüyor. O yürüdükçe toprağın altındaki kemikler kafa taslari sağa sola savruluyor...birşey olmuş ve "beni siz uyandırdınız!" diyor..."Sanki yapılacak bir iş varmış ama onu biz yapmamişiz, bunuda benim yapmamı bekliyorsunuz!" der gibi...Sonra Kumandanı nehir kenarı derken sokaklarda yürürken görüyorum. Her yeri dolaşıyormuş . Depremler bu yüzden oluyormuş hissi icindeyken Kumandan Yeşillikler içinde bir yere geliyor. Orada gonuldaslarda var. Elimde bir tepsi sırtını duvara dayamış gönüldaşlara "Çay" götürüyorum. Onlar hala o günkü gibi (sanki o gün o yer) üzüntü içindeler, yas tutar gibi halleri var. Bir otomat kapıdan geçmem gerekiyor. Kapının gönüldaşlarin olduğu tarafta ki resmi kıyafetli kişi çayları getirmem için kapıyı açmaya davranirken, kapının önünde birden biten resmi kıyafetli diğer kişi bana "o çayları o tarafa kolaylıkla götüremeyecegimi" söyleyip gözdağı vermeye çalışıyor. Adamın tuzak kurmaya çalıştığını anlıyorum.
(01.12.2019)
Resim:USTA
Merkad: Uyku yeri. Mezar...Menam:Uyku. Uyku zamanı. Uyanacak yer. Rüya. Düş...
Sonra Üstadın rüyasını kendi kaleminden aktarır.
_"Aylarca, mevsimlerce evvel-1975-, evimde bir rüya görmüştüm: Dik, dik, dik bir dağ zirvesindeyim. Belki binlerce, onbinlerce metre derinliklerde köyler ve ağaçlıklar hurdebin camındaki noktaciklar gibi görünüyor. Bu ne yükseklik!..Anlatılır gibi değil... Yanıma, sol tarafıma doğru dönüyorum. Orada, tam zirve noktasında bir mezar... Toprağı elenmiş, taranmış, tertemiz...Beton bir çerçeve içindeki mezarın başında, dört köşe, toprağa yatırılmış bir levha ve üzerinde İslam harfleriyle iki kelime: DERVİŞ MUHAMMED"
Bugün Kumandan o "Dik, dik, dik bir dağ zirvesinde" Üstad ile beraber...
"Lisan Manaya Mezar" ...Mânâya döşek, mânâya beşik...
O halde manaya dikkat etmek gerekir;
"Dik bir tepe, yüzeyi yemyeşil...tepenin içinde, toprağın altında Kumandan yürüyor. O yürüdükçe toprağın altındaki kemikler kafa taslari sağa sola savruluyor...birşey olmuş ve "beni siz uyandırdınız!" diyor..."Sanki yapılacak bir iş varmış ama onu biz yapmamişiz, bunuda benim yapmamı bekliyorsunuz!" der gibi...Sonra Kumandanı nehir kenarı derken sokaklarda yürürken görüyorum. Her yeri dolaşıyormuş . Depremler bu yüzden oluyormuş hissi icindeyken Kumandan Yeşillikler içinde bir yere geliyor. Orada gonuldaslarda var. Elimde bir tepsi sırtını duvara dayamış gönüldaşlara "Çay" götürüyorum. Onlar hala o günkü gibi (sanki o gün o yer) üzüntü içindeler, yas tutar gibi halleri var. Bir otomat kapıdan geçmem gerekiyor. Kapının gönüldaşlarin olduğu tarafta ki resmi kıyafetli kişi çayları getirmem için kapıyı açmaya davranirken, kapının önünde birden biten resmi kıyafetli diğer kişi bana "o çayları o tarafa kolaylıkla götüremeyecegimi" söyleyip gözdağı vermeye çalışıyor. Adamın tuzak kurmaya çalıştığını anlıyorum.
(01.12.2019)
Resim:USTA
Yorumlar
Yorum Gönder