Ana içeriğe atla

ÇİN ANADOLUDUR







Yarım Yüzyıldır Çin'de uygulanan bir politika Avrupa tepki verince "Müslümanların" kucağına konulan bir nevi ikinci bomba oldu.



Batıyı ve batı politikasını bilenler bu tepkinin Müslümanı düşündüğü için olmadığını, Batı'nın çıkar ve menfaatinin olmadığı yerde bulunmadığını da bilirler.


Suriye başta olmak üzere Müslümanın yaşadığı her yerde yaşanan zulmün sebebinin altında yatan Batı'nın, bir anda Müslümanları düşünmeye başladığını düşünen varsa, bize Myanmar ordusunun Arakan'da 3 bin Müslümana yapılan "soykırım" a neden "Doğu Türkistan" kadar tepki vermediğini açiklayabilmelidir.


Alakalı alakasız videolarla yapılan propagandaya kapilanlar, Suriye Politikasına destek amaçlı paylaşılan videoları da hatirlamalilar.


Çünkü,


Bunun en güzel örneğini "Suriye'de" yaşadık ...






Bu hususu siyasi çıkar ve menfaat devşirmek için kullanan, kalabalığın çoğunluğuna atıf yaparak kalabaliklaşma gayreti gösterenler
Yarım Yüzyıldır Filistin üzerinden Türkiye'de "politika" uygulayan parti teşkilatları ve yardım dernekleridir. Peki bunlar Filistin'in "1999 yılındaki Şarm el-Şeyh memorandumuna" istinaden "Doğu Kudüs'ün" başkent ilan edilip "Filistin'in Batısını" İsrail'e bırakılmasına mani olabildiler mi?


"Filistin" üzerinden İslamcılık oynayan "Müslümanların" Müslümanlıklarından nemalananlar ve onlara ucuz potansiyel iş gücü gözüyle bakanlar, 2017 yılında "İslam Teşkilatı" nin "Filistin'in Doğusu" nu baskent kabul edip, batısını İsrail'e bırakan tavrına karşı herhangi bir tepki gösterip sokağa dökülebildiler mi?


Aynı ekip Suriye savaşı başladığında da sahnedeydi. Tıpkı Filistin Meselesinde olduğu gibi, Müslümanların Müslümanlıklarından varlık bulan geçmiş parti teşkilatı ve yardım dernekleri organize ettikleri telin mitingleri ile milleti sokağa döküyor, "Zülme Sessiz Kalma" çağrıları yapıyordu.


Bu gün Suriye'ye Batı'nın götürdüğü demokrasi de payı olan bu teşkilat ve yardım dernekleri "Müslümanların" içine öyle bir bomba koydular ki, hala uyanabilmiş değiller. Bu dernekler yardım adı altında yaptıklarından dolayı suçlanmaz iken, başka derneklerin yardımları gözaltı sebebi veya herhangi bir örgüt üyeliği suçu olarak karşılarına çıkabiliyor. Buradaki #sessizciğligi ise ne hikmet ise duyan yok !


Hâlbuki,


Bu dernek ve parti teşkilatlarının gündem yaptığı yardım taleplerine karşılık vermeyen herkesin "Müslümanlığını, İslamcılığını" sorgulayan, ayıplayıp kınayanda bunlardı ?


Bu dernek ve teşkilatların gazı ile malını mülkünü hibe eden olmadı canı ile Suriye'de savaşa katılanlar bugün önlerine konulan falanca örgüte mensup olup olmama suçlaması ile karşı karşı kalıp, 28 Şubat zulmünü aratmayan bir muameleye maruz bırakılmıyor mu?


Hem etinden hemde sütünden yararlanılan beygir muamelesi çekilen Müslümanlarin malıni canını hiçe sayarak peşinden koştukları bu dernek ve kuruluşların, Müslümanların sindirilmesi ve tasviyesine sebep olmaları sizce de tuhaf değil mi?






Günümüzde
Müslümanın gündemini belirleyen, onlara göre şekil alan bir "Müslüman Kimliği de" oluşturup dokunulmazlık zırhına bürünenler hakkında, hiç kimse mesela "Suriye'de" neyi basarabildikleri veya hangi İslami politikaya hizmet ettiklerini sorgulamadi, sorgulamiyor...


Ve


Bugün ne acıdır ki "Suriye", Suriye'deki iç savaştan nemalananların gündeminde bile değil ...


Daha dün 13 çocuk toplamda 50 insan bombalarla şehid edildi.


Sosyal medyanın gücü ile aylardır dolaşımda olan videolarla oluşturulan vicdan bir anda telin mitingine dönüştü


Sahiya
Suriye'ye de İslam goturmuslerdi


Şimdi sıra da
Doğu Türkistan vardı.




Çin'deki Anadolu'da esir edilen, esir kamplarında tutulan Suriye'de bulunduğu için hangi örgüte istinaden suçlandığını bilmeyen bu kişilerin veya ailelerin karşı karşıya kaldığı muamelelerin sebeplerine bakınca buradaki çığlığa çifte standart uygulayanlar "Müslümanlık" a ve "Müslümanlara" sığınarak masa başı işlerin alet mevkine düşüyorlar.


Gerçek şu ki,


Müslümanların potansiyel gücünü, inancını, direncini suistimal eden bundan nemalananlar, bu güç ve potansiyelin batı güdümlü politikalara alet edilmesi vazifesi gören tehlikeli yapılara dönüştüler veya dönüştürüldüler.


Bugün Anadolu'daki her türlü çığlığa kulakları gözleri kapalı bu yapıların özellikle Müslüman Anadolu milletini pervasizca bu tür politikalara alet ve meze etmesi onların artık misyonu gereği olduğunu düşünüyoruz.


"Müslümanlar"in batı politikalarının basit bir iş gücü, basit bir askeri gücü haline dönüştürülmesi de bu insanların elinde...


Rizikosuz ortamın sorgulamayan, sorgulamadigi için işin özünden habersiz "İslamcisi" , solu Abd'nin emperyalist yayılmacı politikasına alet olmak ile suçlarken, içine düşürüldüğü durumdan da bı haber !


Evet


"Çin Anadolu'dur" !


Fakat, Çin'den yükselen çığlık
Suriye'de kötü sicil oluşturanların varlık sebebi, siyasi mezesi yapılarak duyurulamaz.


Türkiye'deki Müslümanları dernek vakıf teşkilat çemberi içinde yönlendirenler ve bir kıskaç altında tutanlar bu potansiyel gücü sömürenler yarın mahşeri huzurda nasıl hesap verecekler ?


Neslihan Dağcı

Yorumlar

  1. Bazı şeyleri niye böyle oluyor, niçin bu kadar "Davar"
    oluyoruzun cevabı

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

"Kim, Kim"dir -Horuzun Öttüğü Vakit - (2.Bölüm)

Günümüz Müslümanlarının en büyük problemi Hz.Mehdi asm var mı yok mu düşüncesi. Kur'anı Kerimi aklı ile anladıktan sonra ''Peygamber''e de luzum bırakmayan bir topluluk için elbette ''Melhameler'' yani meydana gelen hadiselerin bir önemi yoktur.  Tıpkı ''Meteryalist'' kafadakilerin bunlar ''Metafizik'' saçmalıklar diyip kestirip atması gibi. Peygamber''e luzum ve ihtiyaç bırakmayan yani ''Peygamber''siz İSLAM, daha doğrusu ''Diyalogçu'' zihniyetindeki adamlara aradan ''Peygamber''i çıkardığında İSLAM'da kalmaz dediğinde ''aval, aval'' suratına bakar. Bir kişinin ''Müslüman'' olması ancak ve ancak ''Peygamber''e BİAD ile mümkündür. Kur'anı Kerimde ''Allah ve Resulüne'' itaat emri bunlara uğramamıştır. Peygamberi aradan çıkardığında ''ŞERİAT''e kalmaz. ŞERİAT Peygamber a...

GÜNDEM MAK-ARASI

KIY-AMET  / GÜL-MEZ Sayın Okuyucular Bugünlerde her ne yazsam gündem öyle bir hızla değişiyor ki ne diyeceğimi ne konuşacağımı şaşırıyorum. Sanki bütün dünya birleşmişte beni yalancı çıkarmak için uğraş veriyor. Tam bir -BAŞ-MAKALE yazıp ünlü olayım diyorum, bi bakıyorum bir anda gündem değişiyor. Benim dediklerim çöpe gidiyor tabi. Şimdi nerden çıktı şu Mescid-i Aksa ? Ne güzel konuşuyor yazıyor çiziyor size de bal gibi okutuyordum. Ben ne talihsiz adamım hiç mi hayatımda bir gün bile yüzüm Gül-meyecek ! Anam adımı Tayip Gülmez koymakla bana kötülüğün en büyüğünü etmiş mi oldu şimdi? Gerçi anamın ne suçu var  Dünyada  artık öyle şeyler oluyor ki, kim olursa olsun YALAN söyleyen herkesi hiç abartısız ANLINDAN mıhlıyor. Ve söylediklerini boşa çıkarıyor. Ne kadar PUTU dikilmiş heykel varsa bir bir yıkılacak bir zaman diliminin içine düştük sanki. Bende kalem sallayan halkın aklına üfleyen bir sanatkar olarak galiba böyle bir PUTSAL duruşun yı...

AYASOFYA

'Beytu'l-Makdis'in imarı Yesrib'in harabıdır. Yesrib'in harabı melhamenin (savaşın) çıkmasıdır. Melhame İstanbul'un fethidir, İstanbul'un fethi Deccal'in çıkmasıdır!' buyurdular. Sonra elini (Resulullah), konuşmakta olduğu kimsenin (yani Hz. Muaz'ın) dizine vurdular ve: 'Bu söylediğim kesinlikle hakikattir. Tıpkı senin burada oturman hak olduğu gibi.' buyurdular." Hz. Muaz burada kendisini kasdetmektedir. (Yani Aleyhissalâtu vesselâm'ın konuştuğu ve dizine elini vurduğu kimse Muaz İbnu Cebel (radıyallahu anh)'dir.)" [Ebu Davud, Melahim 3, (4294). Beytu'l-Makdis, Mescidu'l-Aksa denen Kudüs şehrindeki mukaddes mesciddir. Bugün orada "Süleyman Mabedi inşası için kazılar yapılıyor, Mescidin altı oyuluyor. Orada yaşanacak bir çökme veya bu kazı çalışmaları yeniden imar anlamına gelebilir. Kudüs'ün başkent ilan edilmesi bu işlemin hızlandırılması anlamına geliyor olabilir. Yesrib, Medine-i Münevv...