Ana içeriğe atla

Sisiciler Sisi'ye karşı






Mısır'da Sisi'ye karşı yapılan gösterileri tertipleyenlerin darbeyi destekleyen Sisici tabandan olması onu devrim yapmaz, belki kendilerine karşı işlemiş olduğunu düşündükleri günahların hesabının sorulması şeklinde adlandırılabilir bu durum. 

Yanlız burada günahta "Müslümana" karşı yapılmış olan "hapis, öldürme, idam" değil, "ihaleleri yandaşa kayırma, parayı belli kesim arasında dolaştırarak, bazı "zengin" kesimi bu paradan mahrum etme" suçu. Bu durumda hak arayışı bütün kesim için değil belli kesim içindir. 

Liberal Demokratik tabanın "Sisi'nin yolsuzluklarına" karşı başlatmış olduğu Mısır'daki "ayaklanmanın" sonucu gide gide ikinci bir Libya olmayı dayatabilir. Halktaki renklilik "yönetim şekli ve ideolojik" farklılıklar artık Mısırı Laik bir akılla yönetemiyor. Bu farklılıkların "güç" kavgası "iç savaş" tehdidi de oluşturabilir. 

Yani dışardan bir askeri müdahale sonrası "Ortadoğu'ya" açılan bir cephe olma yolunda ilerleyebilir bu durum.

Çünkü "Mısır" Afrika, Ortadoğu ve Asya'ya açılan jeopolitik konumdan dolayı özellikle "İsrail"in güvenliği için önemli bir ülke. İsrail'in güvenliği için aynı durumu "jeolopolitik" konum itibari ile diğer ülkelerde de görebiliriz. 

Burada önemli olan diğer bir konu ise halkların ülke genelinde yapılan tutuklamalara idamlara sessiz kalarak, Ekonomik nedenlerle "Adalet"  aramalarıdır. Bu neden herkesimi "bağlayıcı" bir unsurdur. Veya bağlayıcı bir unsur olabilir.

Bir millet aç bırakıldığında "kendi babasını" bile yemekten çekinmeye biliyor. Doyurabildiğin kadar varsın. Bu durum "Sosyalojik hadiselerin" "Siyasi" olanlarına en basit örnek olarak görülmelidir. 

Mısır'a bakarak artık halklar için "açlığın" en önemli bir ideolojik değer olduğunu ve kendilerini ifade ettikleri ideolojilerinde buna çözüm bulamadıklarını rahatlıkla söyleyebiliriz. Fransa'da ki hareketide bu şekilde değerlendirmeli. Nihayetinde ister liberal demokrat, ister muhafazakar demokrat, ister muhafazakar milliyetçi ister ulusalcı olsun 17. Yy aklıyla 21. Yy 'la hitap edilemediğini,  Batı'nın kendi adamlarını onca güce rağmen başta tutmakta zorlandıkları ve halkın önüne kendi çıkarlarını korumak için sürebilecek lerini görüyoruz.

Bu sebeple batı kendi adamının yolsuzluklarına tepki veren halkın gözünü boyamak için "De-mok-rasi" kavramını sıkça kullanarak "Mısır Halkını" alkışlayacaktır. Nihayetinde çıkarı için "güçlü" konumda olanı korumak veya çıkarı için kendinden olanı "güçlü" kılmak gibi bir strateji izler.

Sisi'nin ise BM görüşmeleri için Mısır dışında olması akla başka sorular getirebilir ancak burada da ister Batıcı olsun ister Batı tarafından satın alınan hangi taraftan olursa olsun "lokomotif" güç olarak görülen halkın eliyle veya yönlendirilmesi ile neler yapilabileceğidir. 

İnsan aklından çıkma bütün ideolojilerin "iktisad" üzerine bina edildiği,  bir "iktisad tezi" olmaları ve savunucularının aslında baştan açlığı kabul etmiş olduklarını bilmiş olmaları gerekmez miydi? Bu kendi savunduklari ideolojilerin yabancısı olduklarını ve dünyanin bugünkü durumundan hepsinin tektek sorumlu olduklarını da gösteriyor. 


Nadire Şahin 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

"Kim, Kim"dir -Horuzun Öttüğü Vakit - (2.Bölüm)

Günümüz Müslümanlarının en büyük problemi Hz.Mehdi asm var mı yok mu düşüncesi. Kur'anı Kerimi aklı ile anladıktan sonra ''Peygamber''e de luzum bırakmayan bir topluluk için elbette ''Melhameler'' yani meydana gelen hadiselerin bir önemi yoktur.  Tıpkı ''Meteryalist'' kafadakilerin bunlar ''Metafizik'' saçmalıklar diyip kestirip atması gibi. Peygamber''e luzum ve ihtiyaç bırakmayan yani ''Peygamber''siz İSLAM, daha doğrusu ''Diyalogçu'' zihniyetindeki adamlara aradan ''Peygamber''i çıkardığında İSLAM'da kalmaz dediğinde ''aval, aval'' suratına bakar. Bir kişinin ''Müslüman'' olması ancak ve ancak ''Peygamber''e BİAD ile mümkündür. Kur'anı Kerimde ''Allah ve Resulüne'' itaat emri bunlara uğramamıştır. Peygamberi aradan çıkardığında ''ŞERİAT''e kalmaz. ŞERİAT Peygamber a...

GÜNDEM MAK-ARASI

KIY-AMET  / GÜL-MEZ Sayın Okuyucular Bugünlerde her ne yazsam gündem öyle bir hızla değişiyor ki ne diyeceğimi ne konuşacağımı şaşırıyorum. Sanki bütün dünya birleşmişte beni yalancı çıkarmak için uğraş veriyor. Tam bir -BAŞ-MAKALE yazıp ünlü olayım diyorum, bi bakıyorum bir anda gündem değişiyor. Benim dediklerim çöpe gidiyor tabi. Şimdi nerden çıktı şu Mescid-i Aksa ? Ne güzel konuşuyor yazıyor çiziyor size de bal gibi okutuyordum. Ben ne talihsiz adamım hiç mi hayatımda bir gün bile yüzüm Gül-meyecek ! Anam adımı Tayip Gülmez koymakla bana kötülüğün en büyüğünü etmiş mi oldu şimdi? Gerçi anamın ne suçu var  Dünyada  artık öyle şeyler oluyor ki, kim olursa olsun YALAN söyleyen herkesi hiç abartısız ANLINDAN mıhlıyor. Ve söylediklerini boşa çıkarıyor. Ne kadar PUTU dikilmiş heykel varsa bir bir yıkılacak bir zaman diliminin içine düştük sanki. Bende kalem sallayan halkın aklına üfleyen bir sanatkar olarak galiba böyle bir PUTSAL duruşun yı...

AYASOFYA

'Beytu'l-Makdis'in imarı Yesrib'in harabıdır. Yesrib'in harabı melhamenin (savaşın) çıkmasıdır. Melhame İstanbul'un fethidir, İstanbul'un fethi Deccal'in çıkmasıdır!' buyurdular. Sonra elini (Resulullah), konuşmakta olduğu kimsenin (yani Hz. Muaz'ın) dizine vurdular ve: 'Bu söylediğim kesinlikle hakikattir. Tıpkı senin burada oturman hak olduğu gibi.' buyurdular." Hz. Muaz burada kendisini kasdetmektedir. (Yani Aleyhissalâtu vesselâm'ın konuştuğu ve dizine elini vurduğu kimse Muaz İbnu Cebel (radıyallahu anh)'dir.)" [Ebu Davud, Melahim 3, (4294). Beytu'l-Makdis, Mescidu'l-Aksa denen Kudüs şehrindeki mukaddes mesciddir. Bugün orada "Süleyman Mabedi inşası için kazılar yapılıyor, Mescidin altı oyuluyor. Orada yaşanacak bir çökme veya bu kazı çalışmaları yeniden imar anlamına gelebilir. Kudüs'ün başkent ilan edilmesi bu işlemin hızlandırılması anlamına geliyor olabilir. Yesrib, Medine-i Münevv...