Ana içeriğe atla

GÜNDEM MAK-ARASI Hizb-u Demokrasi









Aramızda Usul ve Metod farklılığı olmasına rağmen  Müslüman'a yapılan muamelenin yanlışlığını savunmak veya bu muameleye sessiz kalmak başka türlü bir metod yanlışlığı ortaya çıkarır.

58 Hizb-u Tahrir mensubuna 285 yıl ceza veren Yargıtay 16. Ceza Dairesi " “Hizb-ut Tahrir, bugüne kadar herhangi bir şiddet eyleminde bulunmamış ve amacında şiddeti öngörmediği belirlenmiş ise de, amacı zaten kendi içerisinde şiddeti öngörmektedir. Rejimin demokratik yollarla halkın desteği ve sempatisini kazanarak yıkılması mümkün olmadığından mutlaka şiddete başvurması gereklidir. Bu nedenle Hizb-ut Tahrir bir terör örgütü kabul edilmiştir.” diyen Fetö'cü hakimlerin gerekçeli kararı üzerine bu cezayı kesiyor.

Yani şiddet yolunu kullanmıyor ama Demokratik Rejimi yıkmak için her an silaha sarılabılır çünkü bu zihniyete sahiptirler o halde Demokrasi karşıtı örgüttürler.

Bu karara göre demek oluyor ki her kim kendisine "İslâmî Kurtuluş Yolu" bağlamında bir fikir seçer kendisini orada ifade ederse onunda "Fikri" anlamda zaten "Silaha" sarılması kendi iç bünyesinde "Var Olduğundan"(İslam'da Cihad Anlayışı)  o kişi veya kişilerin "Demokratik Rejimi" yıkma ihtimali her zaman vardır ve o kişilerin kanun önünde "Örgüt" veya "Örgüt Mensubu"  yaftası yemesi elzemdir. Cihad Müslümanların ancak Demokrasi karşıtı gösterebileceği bir tepkiden öteye gidemez. Ancak -Demokratik İktidara karşı- kalkişmalarda halk silaha sarilabilir. (Son KHK bknz) . İslam için ise TERÖR-TERÖRİST / ÖRGÜT, kendisi için -Demokratik Tepki- sayılacak olan bir ihtimal hesabı.

Niyet okurcasına "İhtimal Hesapları Üzerinden" 58 kişiye toplamda 285 yıl ceza kesenler "İslama" karşı "Demokratik Rejimlerinin" yıkılmaması için böylelikle güzel bir tedbir aldıklarını ve "İslamcı Dünya Görüş" mensubu herkese gözdağı vermiş olduklarını söylemiş oldular. 
Kısaca sizler "Rejim" için potansiyel tehditsizniz diyorlar. 

Hizb-u Tahrirciler ise bu cezaları kendilerine iktidar partisine "OY" vermeyi red ettikleri için aldıklarını bu yüzden "Rejimin" zulmüne uğradıklarını söylüyorlar. Zaten binlerce kişide Rejimin zulmü bitsin diye bitirilsin diye "OY" vermedi mı? Rejimi yıkmak için başa gecirdiklerimiz şimdi Rejimi bizden koruyorlar. Hemde o rejimin kanunlarını kullanarak. İslamcıların Oy'u ile iktidara gelen parti İslamcıları kendisine tehdit görüyor. 









Medreselere merdiven altı diyen ve Tarikat Şeyhlerine yönelik bunların Feto'den farkı yok algısı yaratanların "Ilımlı İslam yani Diyalog" çalıştayı için "Diyanet" nezdinde "Azerbaycan"da 7.si düzenlenen "Medeniyetler İttifakı" projesine katılmaları, "İslamcı Görüşlerin" kime niçin tehdit oluşturduğunu anlatmaya yeter. Feto "Diylogcu" olduğu için yani "İslami içten ifsad ettiği için" ve BM 'lere ait "Medeniyetler İttifakı" projesinde yer aldığı için tehditti. Aksine FETO anlayışıyla mücadele edenler bu ülkede "TEHDİT" unsuru sayılıyor bu proje kapsamında ceza alıyor, halkada bunlar Fetocu gibi diyerek "Diyalog" projesini gizli gizli yürütüyorlar. Tepkileri ise Feto üzerinden minimum seviyeye indirmeye çalışıyorlar. Fakat halk nezdinde kim "Diyalogcu" ise o da Fetocudur. Peki bu gerçeği nereye koymayı düşünüyorsunuz ?

İslamci kesim komple "Fetocu" damgası yiye dursun diğer yandan "Medeniyetler İttifakı" kapsamında Peygamber Ehli Sünnet Düşmanı M.İslamoglu,  Yahudi Sever Adnan Oktar, Kuran-ı Kerim tahrifçisi  Ahmet Hulusi gibi bir sürü şeklaban dışarda devletin gözü önünde İslam'ın içini boşaltmaya devam ediyor.  Bunlar  değer ve kıymet görüyor, kim bunları saksakliyorsa o Müslüman sayılıyor.

*


28 Şubat Darbesi Yargılamasında  darbeyi yapanlara "Müebbet " istenmesine rağmen biride çıkıp madem öyle içerde hala bu darbeden dolayı yatan 600 müslümanı niçin serbest birakmiyorsunuz  demedi ?!  Bu büyük çelişki "Muebbet" istemenin aklama yolu olup olmadığını ortaya koyarken hemen akabinde 58 Müslümana hapishane yolu açıldı. Bu olayların yaşandığı zaman diliminde İHH Türkiye'de ki Müslümanlar için değilde "Filistinli Ahed ve Tamimi" için "Özgürlük" yürüyüşü düzenledi. Her şey ve her  mazlumiyetin, İslami Hakikat ve Değerlerin "Simülasyon" aracı kılınması, üzerlerinden istismar yapılması içerdeki hale karşı tepkisizlik ekseninde, bunların samimiyetininde ne kadar olduğunu gösteriyor. Müslümansan "Medeniyetler İttifakı" karşıtı olmayacaksın, Müslümansan "Diyalogcu" olacaksın, İslam için "Cihad" değil Hükümet için "Cihadı" savunacaksin. Bunları yapmayan Fetocudur yaftası yemeye kendini hazır etmeli.





İzmir'de "Noel"in kutlanmaması için broşür dagitanlar "CHP" zihniyetli kişiler tarafından darp edilirken, Misyonerlerin rahat bir şekilde "Noel" kutlaması broşürü dağıtması bu ülkede "CHP" zihniyetinin sadece "Sarık" veya "Takke" takarak yaşatıldığını göstermiyor mu? Zaten "İlimanci İslam CHP İslami değil mı? Chp'lilerde Cuma Namazına gidip Noel kutlamiyor mu? Yahudi sever değil mı? CHP ve CHP zihniyetinden daha fazla Diyalogcu olamaz kimse. O diyalog dini için kaç yüz bin Müslüman Asıldı bu ülkede.

*

Günhan Öztürk adında "CHP'li Sol görüşlü Kemalistin"  barda tanıştığı "21 yaşındaki kızı" evine götürüp boğazından kesmesi hangi merciler tarafından gündemden kaçırılıyor ? CHP zihniyetinin başka bir sonucu olmadığını çoğunun "Tecavüzcü" bir çoğunun "Cinsi sapık" olduğunu kendileride biliyorlar, bizde tâbi. Karşılıklı rızaya dayalı olduğu için "Hürriyet" alanına soktukları bu karşılıklı sapıklık, Varlık hakikatini "Hayvanlar Alemi" üzerine kurgulayanlarin bundan başka bir sonuç göstermesi mümkün müdür? Ondan sonra kendileri gibi "Diyalogcu" sapiklarin yaptıklarını İslam'a mal etmeye utanmadan kalkişirlar. Hem sapıklık karşıtı olduğunu söylerler hemde sapiklarin "Noel"ini kutlarlar ve hemde kendilerine bu tür sapiklari rehber edinirler.

*


"Kimin At kimin İt olduğunu " anlamak şöyle dursun "izleri birbirine karıştıranlar"  ne yapmaya çalışıyor bilmek, yanlışlığa haksızlığa dil ile olsa da karşı durmak lağzim. Hoş ülkede "Avrupa Birliği" kritlerine göre hayvan yetistirilemediği için Avrupa Birliği üyelerinden et alma zorunluluğu yüzünden  "At" yemek zorunda kalan da bu memleketin insanı değil mi? Kedi köpek at yemeye razı olan bir kalabalığın bıraktığı iz başka ne olabilir ki. Pisliğe razı gelende pisliktir !



TAYYİP Gülmez



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

"Kim, Kim"dir -Horuzun Öttüğü Vakit - (2.Bölüm)

Günümüz Müslümanlarının en büyük problemi Hz.Mehdi asm var mı yok mu düşüncesi. Kur'anı Kerimi aklı ile anladıktan sonra ''Peygamber''e de luzum bırakmayan bir topluluk için elbette ''Melhameler'' yani meydana gelen hadiselerin bir önemi yoktur.  Tıpkı ''Meteryalist'' kafadakilerin bunlar ''Metafizik'' saçmalıklar diyip kestirip atması gibi. Peygamber''e luzum ve ihtiyaç bırakmayan yani ''Peygamber''siz İSLAM, daha doğrusu ''Diyalogçu'' zihniyetindeki adamlara aradan ''Peygamber''i çıkardığında İSLAM'da kalmaz dediğinde ''aval, aval'' suratına bakar. Bir kişinin ''Müslüman'' olması ancak ve ancak ''Peygamber''e BİAD ile mümkündür. Kur'anı Kerimde ''Allah ve Resulüne'' itaat emri bunlara uğramamıştır. Peygamberi aradan çıkardığında ''ŞERİAT''e kalmaz. ŞERİAT Peygamber a...

GÜNDEM MAK-ARASI

KIY-AMET  / GÜL-MEZ Sayın Okuyucular Bugünlerde her ne yazsam gündem öyle bir hızla değişiyor ki ne diyeceğimi ne konuşacağımı şaşırıyorum. Sanki bütün dünya birleşmişte beni yalancı çıkarmak için uğraş veriyor. Tam bir -BAŞ-MAKALE yazıp ünlü olayım diyorum, bi bakıyorum bir anda gündem değişiyor. Benim dediklerim çöpe gidiyor tabi. Şimdi nerden çıktı şu Mescid-i Aksa ? Ne güzel konuşuyor yazıyor çiziyor size de bal gibi okutuyordum. Ben ne talihsiz adamım hiç mi hayatımda bir gün bile yüzüm Gül-meyecek ! Anam adımı Tayip Gülmez koymakla bana kötülüğün en büyüğünü etmiş mi oldu şimdi? Gerçi anamın ne suçu var  Dünyada  artık öyle şeyler oluyor ki, kim olursa olsun YALAN söyleyen herkesi hiç abartısız ANLINDAN mıhlıyor. Ve söylediklerini boşa çıkarıyor. Ne kadar PUTU dikilmiş heykel varsa bir bir yıkılacak bir zaman diliminin içine düştük sanki. Bende kalem sallayan halkın aklına üfleyen bir sanatkar olarak galiba böyle bir PUTSAL duruşun yı...

AYASOFYA

'Beytu'l-Makdis'in imarı Yesrib'in harabıdır. Yesrib'in harabı melhamenin (savaşın) çıkmasıdır. Melhame İstanbul'un fethidir, İstanbul'un fethi Deccal'in çıkmasıdır!' buyurdular. Sonra elini (Resulullah), konuşmakta olduğu kimsenin (yani Hz. Muaz'ın) dizine vurdular ve: 'Bu söylediğim kesinlikle hakikattir. Tıpkı senin burada oturman hak olduğu gibi.' buyurdular." Hz. Muaz burada kendisini kasdetmektedir. (Yani Aleyhissalâtu vesselâm'ın konuştuğu ve dizine elini vurduğu kimse Muaz İbnu Cebel (radıyallahu anh)'dir.)" [Ebu Davud, Melahim 3, (4294). Beytu'l-Makdis, Mescidu'l-Aksa denen Kudüs şehrindeki mukaddes mesciddir. Bugün orada "Süleyman Mabedi inşası için kazılar yapılıyor, Mescidin altı oyuluyor. Orada yaşanacak bir çökme veya bu kazı çalışmaları yeniden imar anlamına gelebilir. Kudüs'ün başkent ilan edilmesi bu işlemin hızlandırılması anlamına geliyor olabilir. Yesrib, Medine-i Münevv...