Son zamanlarda dünyadaki kaos sebebiyle insanların çoğu anormal şeylerin birbiri ardınca yaşandığına şahit olmakta.
Dünyanın sonu dedikleri ''Melhame-i Kübra'' ya da ''Armageddon'' diye adlandırılan bu dönemin hemen yakınımızda olduğunu söyleyen, yazıp çizen ve bu hususlarda bilgi sahibi olmadan kafalarına göre yani bir bilgiye dayanmadan ''Mehdi' yaratan ya da yine aynı yol ve usul ile ''Mehdi'' değil diyen sayısız insan mevcut.
Bu hususta kolayca ahkam kesenleri gördükçe insanın kanının donmaması da haliyle mümkün olmuyor.
Herşeyden evvel ''Mehdi'' yok veya şu ''Mehdi''dir diyenler, Hz.Mehdi asm'ın ''feraset'' sahibi olanlar tarafından tanınıp bilineceğini bilmeleri gerekirdi. Yani her önüne gelen iki hadis bilen ve bu hadisleri kafalarındaki ''Mehdi'' ye göre şekillendirenlerin demesi ile olan bir şey değil bu. Ve ''feraset''in de bir ilim gerektirdiğini bu ilmin ise şu içinde bulunduğumuz ortam ve zamanda her önüne gelenin sahip olabileceği birşey olmadığını da bilmek gerekir. Eğer öyle olsa idi ortalık pislik, ahlaksızlık, amelsiz insanlarla kirlenmezdi. Ve yahut bu gibi adamların hepsi derhal ''İslam'a zarar vermekten'' '' İslam'ın hükümlerini hafife almaktan ötürü'' cezai mueyyideye tabi tutulurdu. Lağım çukurunda çiçek açmaz. Ahlaksızlığın dibini yaşayan günümüz toplumunda bu pislik ortamdan kendini koruyabilmiş çok az samimi insan var. Zaten ortamın bu halde olması da ''Peygamberimiz a.s.v'' tarafından ''Ahir zaman alameti'' olarak bildirilmiş. Yani ''Ahir zaman alameti'' olduğu söylenen tipler ortaya çıkıp kafalarına göre ''Mehdi'' yaratıp yine kafalarına göre ''Mehdi'' bu değildir diyorlar.
Şimdi biz bu hususta ne nedir diye bir araştırma yaparak bilgi sahibi olmak istedik. Ve kendimiz için yaptığımız araştırmayı düzenleyerek sizlerle de paylaşarak en azından bir nebze bu hususla ilgili bilgi sahibi olmanıza vesile olmayı arzuladık.
Bunu araştırmayı yaparken Şafi, Hanifi, Maliki ve Hanbeli mezheplerinin büyük ülemalarından Hafız bin Haytemi, Ebu Surur Ahmet Hanefi, Muhammed bin Muhammed Maliki ve Yahya bin Muhammed Hanbeli'nin görüşlerinden istifade ettik.
Çoğunluğun ''Mehdi'' adıyla bildiği Dünyanın sonuna doğru geleceği söylenen ''kurtarıcı manasında ki Hz.Mehdi'' nin diğer isimleri şöyledir;
Allah'ın Hücceti, Vasilerin sonuncusu (Hatemi Evsiya), Müntezir, Varis, Bais, Halef'i Salih, Din'in Mazharı, Hak üzere Kaim olan, Adaleti yayan, Bakiyetullah, Sahibuzzaman, Kılıç sahibi, Mansur, Tali, Naip, Halis, Muntakim, Sahib'ul Emr, Seyyid, Cabir, Sasir, Hazin, Basit, Burhan, Muztarr, İhsan, Natık, Hadi, Sidret'ul Munteha, Halifetullah, Müdebbir, Ayn, Gaib, Mun'im, Muhsin, Hamit, Mehdi, vs...
O'na Mehdi denilmesinin sebebi, Allah u Teala'nın gizli bir olayla O'nu hidayete kavuşturmasındandır. Kaim denilmesinin sebebi, adının unutulmasından sonra kıyam edecek olmasındandır. Muntezer diyorlar çünkü uzun bir süre gaib( göz önünde olmayan) kalmıştır. O'nun sevdalıları, izinde gidenler ''Zuhurunu'' beklemektedirler. Mansur diyorlar çünkü, Allah'ın yardımı O'nunladır. Sahib'ul Emr diyorlar çünkü Allah'ın dini ve adaletinin yeryüzüne egemen kılınması O'nun sayesinde vuku bulacaktır. Sahibuzaman diyorlar çünkü vaktin sahibidir. Bütün bu lakapların temas ettiği manaları üzerinde taşıyan ve bu manaların oluşması için gerekli ilim ile de donatılmış olan O'dur.
Gördüğünüz gibi Hz. Mehdi asm'ın birçok özelliği var. Ve kendilerine ''Mehdi'' yontanlar bunları asla açmazlar. Hadisleri tevil ederek kendi yonttukları ''Mehdi''ye uyarlarlar. Uyarlamazlarsa ve bu hadisleri de açarlarsa ortada ''Sahte Mehdiler'i kalmaz.
Demek ki Hz.Mehdi asm sıradan basit bir siyasetçi veya tv talk showcusu veya sürekli halkın önünde olan biri değil. Son Vasi yani Veraset sahibidir. Madem ki verasat sahibidir yani vasi o halde ilm-i açıdan derecesi yüksek olmalıdır. Veraset sahibi birinin ilmini ise sıradan bir insan bilemez. Bu hususu bilebilmesi için o kişininde ilim sahibi olması gerekir. İlim ise sokakta satılan veya kitap okunarak elde edilen birşey değildir. Allah'tandır. O da ancak istediğine veren.
Bu güne kadar gelen ve sonra tahrif olan bütün inançlar köklerini ''İslam''dan alır. Allah katında ''DİN'' ''İslam''dır. Tahrif olmalarına rağmen, içleri boşaltılmış anlam kaymaları yaşamış bir çok ''şeyin'' hakikati ise ''İslam''dadır.
Zerdüşlere göre ''Şoyans'', Hindulara göre -Kurtarıcı Avatara- (Brehmen Kela), Yahudilere göre ''Yuşe'', Hiristiyanlara göre ''Mesih'' ve Müslümanlara göre ''KAİM- Kıyam Edici'' Mehdi asm, bütün insanlığın beklediğidir.
Buna göre bilinip tanındığı anda ''İnsanların'' O'na akın akın gelmesi dünyanın adalet ile dolması en azından kendisi için zor bir şey olmadığını ortaya koyar. İslam dünyası dışında diğer topluluklar bu hususlarda daha çok bilgi sahibi olduklarından O'nun ''Lakap'' olarak bilinen isimleri altında gizli özelliklerinide bilirler. Örneğin Hinduların ''Bask'' ın da O'nun ''denizleri, dağları, yer altında olan herşeyi ele geçireceği ve göklerden yerden istenilen herşey hakkında bilgi vereceği yazar.'' yanisi batın zahir bütün ilme vakıftır. Deniz ve dağlar yer altı ve gökyüzüne dair bilgi verebilmek ancak o bilgilere sahip olmakla mümkün.
Yine ''Did'' ve ''Patikilde'' bu tur bilgiler mevcut.
Yahudilerde ''Bekleyiş'' adı altında O'nun, ''bir kök üzerine yeşeren dal'' tasviri yine Hristiyanlıkta ''Horozun Öttüğü vakit'' gibi nitelemeler bizce dikkat çekicidir.
Bazıları hemen itiraz edip bunlar falanca kaynaktandır filanca kaynaktan geçmiştir gibi şeyler söyleyebilir, ancak yukarda da dediğimiz gibi ''DİN'' ''İslamdır'' ve herşeyin hakikati ''İslamdadır'' Kaldıki ''Allah u Teala'' Kuranı Kerimde de belirtmiştir ki '' Andolsun ! Biz Zikrden sonrada Zeburda da, arza salih kullarım varisçi olacak diye yazdık !'' demiştir. Demek ki tahrif edilmiş olsada kaynak İslamdır. Çünkü bilginin sahibi Allah'tır ve Peygamberler bildirmemiş olsaydı hiçbirşey bilinmeyecekti. Bunların tahrif edilmiş bir takım kaynaklardan rivayeti, onların köklerinin İslam'dan gelmemiş olduğu anlamına gelmez. Bu da bu ''Bilginin'' kaynağının şurdan burdan ''İslama'' geçmediği anlamına gelir.
Hz. Mehdi asm'ın bir alameti ve özelliği ''Yaşlılık döneminde genç bir simaya sahip olmasıdır, O'nu görenler 40 yaşlarında hatta daha genç biri olduğunu sanırlar. Yine kıyam edeceği zaman çok yaşlı olmasına rağmen genç bir görünüme sahip olacaktır. Önce gözlerden saklanılacak sonra Allah O'nu alenileştirecektir.''
Yani estetik ameliyat botoks gibi şeylerle suratını gerdirip kaşlarını yukarı kaldırmak gibi bir özellik sahibi değil. Dikkat ederseniz yaşlı olmasına rağmen ''genç hatta 40 yaşlarında'' görünecektir deniliyor. Yani dinç ve kuvvetli bir insan...Bu da demek oluyor ki bazılarının dediği gibi ''Ortaya çıktığında 40 yaşında'' olmayacak. Yaşlı olacak ama o kadar dinç ki 40 yaşlarında görünecek.
Aynı zamanda Hz.Mehdi asm'ın ''Genç 40 yaşlarında zuhruna'' başka delil getirenler, O'nun ''iki kez -Kıyam edeceğinide'' söylemezler. Birinci kıyamından sonra ''Allah u Teala'' O'nu gözlerden uzak tutar. Bu süre uzundur. Bu uzun süreden sonra alenileştirilir. Malesef çoğu şahıs hadis diye kendi tevillerini yazıp çizdiği için Hz.Mehdi asm'a inanıp bekleyenlerde karşılarında ''40'' yaşında veya ''35'' yaşlarında biri olacak sanırlar. Yine Hz.Mehdi asm'ın ilk kıyamından sonrada kısa süren bir gözden uzaklaşması olduğunu söylemezler. Dediğim gibi İslam Dünyasını bu hakikatten uzak tutmak gerçek Mehdi'ye karşı kendi yaratıkları Mehdi'ye insanlar yönelsinler diye hadisleri tevil yolu ile bu insanları doğru yoldan çıkarırlar. Böylelikle ''Ahir Zamandaki'' büyük savaştan ''Müslümanlar'' galip değil mağlup ayrılsınlar. Çünkü Allah Resulu asv ''Ahir zaman hadislerinde bütün stratejik bilgileri vermiştir.'' Malesef İslam Düşmanları bu bilgiler ile strateji geliştirir iken Müslümanlar katledilmeye devam edilmekte.
Bu ''katliamlar- büyük sarsıcı olaylara ''Melhame'' denir. Ve -Melhamelerin- hepsi Hz.Mehdi asm'ın zuhrunun alameti olarak hadislerde geçer. Yani Melhameler Hz.Mehdi asm zuhur ettiği için gerçekleşmektedir. Bu ''Melhameler'' hadislerde o kadar açık ve nettir ki ''görebilenler için'' mevki mevki nerde ne olacağına dair kimden ne geleceğine dair bilgiler verilmiştir. Görmemek için ''ferasetten'' yoksun olmak gerekir. Ve yahut tıpkı ''Yahudileşme Temayyülü '' içinde herkesin Mehdisini kendine yamadığı bir akışkan zaman diliminde, Nebi asv'mın şahıslar üzerinden verdiği haberler yalanlanacaktır. Onlara göre ''Beklenen'' kendi ''Babaları''dır dolayısı ile babaları haber verilen ''Şurdan şuraya geçecek denilen'' şahıs olmasına karşın inkar edip dururlar. Bu da tersinden mucizeye başka bir örnek. İnkar etmelerine karşın hal ve hareketleri ile ''Peygamberi'' doğruladıklarını bile bilmezler.
Nebi asv ''Evlatlarımdan Kaim !'' yanı ''Kıyam Eden'' benim gibi ''Kıyam Eden'' derken Mehdi asm'ın hiçbir hadiseye kayıtsız kalmayacağı ve Nebevi metodla ''Kıyama'' duracağı söylenmiş. Buna göre başına sarık saran cübbe giyen ama köşesinde oturanlar ''Mehdi'' değildir. Burada ''Ahlak ve Tavır'' mevzusuna gelelim. Demek ki hiçbir ahlaksız ve Nebi asv'mın şeriatı ile tavır almayan ''Kaim'' değildir. Peygamberin ''Ahlakı ile Ahlaklanmak'' mevzusu çerçevesinde düşünelim. Basit şahısların bu hususta ''Peygamber Ahlakına'' sahipmiş gibi öne sürülmeleri kesinlikle büyük bir ilüzyondur. Çünkü ''Peygamberin ahlakı ile ahlaklanmak ancak varislerin işidir. Varis olmak olabilmek ise herkesin işi değil.
Tıpkı Hz.Musa a.s.v 'mın ailesi için ateş almaya gittiğinde ''Risalet'' görevi ile geri dönmesi gibi, Allah'u Teala Hz.Mehdi a.s.m bir gecede hazırlayacak, üç gün içinde hucceti tamamlanacak, altı günde dünyaya hakimiyeti ve sekiz ay boyunca amansız mücadele ettikten sonra ülkeler arasında sınırlar kalkacak adalet ile hükmedilen devleti kuracak.
Hz.Mehdi a.s.m'in bir çok Peygamber'e (a.s.v) benzer olduğu tarafları vardır. Hz.Adem a.s.m'a ''karar kılınmış Halife'' olması ile benzer. Bir ayeti kerime ile Allah c.c, salih amel işleyen ve iman edenlere öncekilere olduğu gibi yeryüzünde iktidar vaadetmiştir.
Hz.Lut a.s.m'a ''Meleklerin kendisine yardıma gelmesi'' ile benzerlik sahibidir. Hz.Mehdi a.s.m'a yardım edecek melekler zuhuruna kadar kendisinin yardımcıları olacağı söylenmiştir.
Hz.Yusuf a.s.m ile ''Güzelliği ve bir gecede mısıra padişah olması'' ile benzerlik sahibidir. Hz.Mehdi a.s.m'da bir gecede dünyaya hakim olacaktır.
Hz.Hızır'a ''Uzun ömürlü olması ve tıpkı hz.Hızır gibi geçtiği yerlerin sularla dolması ve yeşillenmesi'' ile benzerlik sahibi olacağı belirtilmiştir. Hz.Hızır a.s.m ''Ab-ı Hayat Suyundan'' içmiştir. Bir rivayete göre 6000 yaşındadır.
Hz.Şuayp a.s.m'a ''Kendisini takdimi ile'' benzerliği aynı zamanda kendisini red ve inkar edenlerin üzerine gönderilen ''yakıcı bulutlar bunlar gölge '' olarak tasvir edilmiştir, inkar edenlerin üzerlerine gönderileceği söylenir. Bu gölgeler yani bulutlar ''Yakıcı Azab''ın işaretidir.
Hz.Musa a.s.v ''Doğumunun gizli olması ve gayb yani gözden kaybolması'' ile benzerliği vardır. Hz.Musa a.s.m gibi doğumu gizlidir. Yine hz.Musa a.s.m gibi ''küçük ve büyük iki gayb'' dönemi vardır.
Hz.Yuşe a.s.m ile ''Münafıkların kendisi ile savaşması, Güneş ve Yıldızlarla konuşması'' ile benzerliği vardır.
Hz.Davut a.s.m ile ''Halifelik ve Komutanlık vasfı'' ile benzerliği vardır. Tıpkı ''taşın dile gelip Hz.Davut a.s.m'a -beni al ve caludu öldür'' demesi gibi Hz.Mehdi a.s.m'ında ''sancağı ve kılıcı'' dile gelip ''Kıyam et ve Allah'ın düşmanlarını öldür!'' diyeceği rivayet edilmiştir.
Hz.Süleyman a.s.m ile ''emrine verilecek rüzgar ve o rüzgarın vadilerde söyledikleri ile hiçbir delile ve beyana ihtiyaç içinde kalmayacak'' olması aynı zamanda tıpkı Hz. Süleyman a.s.m gibi ''Haşmet'' sahibi yani ''Haşmetullah'' olması ile bezerliği olduğu rivayet edilmiştir.
Hz.Eyyüb a.s.m ''Sabrı'' ile benzerliği olacağı bu ''Sabır''ından ötürü ashapları arasında ''Ashab-ı Keyf'' ve Resul a.s.v 'mın ''Ashapların''dan bazılarının tekrardan hayat bularak ''313'' kişinin arasında yer alacağı rivayet edilmiştir.
Hz.İsa a.s.v ile ''çocuk iken'' ruhunun göğe çekilmesi ile benzerliği olduğu yine ''gayb'' dönemlerinde ''geldi, gelmedi, gelmeyecek'' gibi söylentilerle benzerlik oluğu söylenmiştir.
Peygamberimiz a.s.v ile ise ''cismen, ilmen ve ahlaken'' benzerliği en çokta Hz.Mehdi a.s.m'ın kendisine benzediği rivayet edilmiştir.
Hz.Mehdi a.s.m'ın ilk işi ''Antakya''da olduğu belirtilen bir mağaradan Hz.Musa a.s.m ''asa'sı ve Hz.Süleyman a.s.m'ın ''yüzüğü'' ile ''tevratı'' çıkarmak olduğu söylenmiştir. Bu 'tevrat'' ile yahudilerin üzerine olan ''hüccetini'' tamamlayacağı ve ''yüzüğünde'' tek mirasçısı olduğu belirtilmiştir.
Yine ''Taberiye gölünden'' ''Zaburu'' çıkarak yahudilerden bir kısmı hariç tamamının ''Müslüman'' olacağı söylenmiştir.
Hz.Mehdi a.s.m ''Ledünni'' ilme sahip ve cedleri olan ''Peygamberlerin'' ilminin mirasçısıdır. İlim 27 harftir. Bu harflerden 2 kisi belirtilmiştir. Kalan 25 harfin ilmini Hz.Mehdi a.s.m bildirecek ve halkın arasında yaşayacaktır. Bir misal ile eli ile insanların başlarını sıvayacağı ve ''düşünce'lerini eğitip kamilleştireceği ve eğiteceği yazar. Gizli ilimlerin sahibi olduğu söylenir.
O'nun konuşan ''Dalbbetül-Arz'' olarak belirtilmesinden sonra Resul a.s.m'ın ''Dabbetül-Arzı''n 3 kez zuhur edip halkı korku saracağını söylediğini, Ehl-i Sünnet alimleri de kaynaklarında belirtmişlerdir.
Bu konuyla alakalı bazı hadisleri aktarmadan evvel yine kaynaklarda geçen bilgilere göre ''Kürtler ile Arapların'' arasında çıkacak anlaşmazlıktan sonra ''Zuhrunun'' gerçekleşeceğine işaret edilmiştir.
İmam-ı
Rabbani Hazretleri:
-''Mehdi'nin
efdaliyeti, Allah indindeki rifatından değil, gösterdiği sabırdandır !''
Hz.
Huzeyfe r.a:
'' Fırat
ve Dicle Arasında Büyük Savaş Olacak ''
Hz. Ali kerreme’llâhü veche:
Âyâ
oğlum! Türkler cûş ettiklerinde (kaynadığında, karıştığında...) Mehdî‐i Âdil'e
muntazir ol...
muntazir ol...
(Müştakzade şerhi)
Abdullah
bin Amr -radiyallahu anhümâ-dan rivayet edildiğine göre Resulullah -sallallahu
aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif'lerinde şöyle buyurmuştur:
"Arapları kaplayan bir fitne olacaktır.
Öldürülenleri cehennemdedir. O fitnede dil, kılıç darbesinden daha
şiddetlidir." (İbn-i Mâce: 3967)
"Allah,
bir grup kimseyi ona vezir tayin etmiştir. Allah bu kimseleri
gizlemiştir…"
Hz. Ali
(ra) ;
HAKKIN
DEVLETİNİ BEKLERLER. Allah yakında kendi sözleriyle hakkı yüceltecek ve batılı
yok edecektir. O korkulu durumda dinlerini sabırla korudukları için ne mutlu
onlara! Onların devleti oluştuğunda, onları görmeyi ne kadar da çok isterim!
Allah onları, salih babalarını, eşlerini ve nesillerini bizimle birlikte Adn
cennetinde birleştirecektir."
İmam
Rabbani şöyle demektedir:
Geleceği
vaad edilen Mehdi dinin tervicini (değerini artırmayı), sünnetin ihyasını
(yeniden canlandırmasını) murad ettigi (istediği) zaman; bid'at ehl-i ile ameli
adet edinen, hasene zannı ile dini karıştıran (dinin aslında, özünde olmayan
seyleri, dinin emri oldugunu zanneden bazı insanlar) hayretle söyle diyecektir:
-Bu
kimse (yani Mehdi) dinimizi kaldırmak ve şeriatımızı izale (mahvetmek) istiyor.
Mektubat-i
Rabbani, 1/535
Mehdi'nin vezirlerinin
ihtiyaç duyacakları şeyler, görevlerini en iyi yapmaları için dokuz tanedir, bu
şeylerde O'na ulaşamaz. Bundan az da olmayacaktır. Bu şeyler sırasıyla
şunlardır;
Keskin bir görüş,
İlka anında ilahi hitabı tanımak,
Allah'tan geleni terceme etmesini bilmek
Emir sahiplerinin mertebe ve derecelerini bilmek,
Gazap anında merhameti bilmek.
Melik'in ihtiyaç duyacağı arzakı mahsusayı ve diğer şeyleri bilmesi,
İşlerin birbiriyle olan münasebetini bilmesi,
İnsanların ihtiyaçlarını yerine getirmede aşırılığı ve kısıtlamayı bilmesi,
Kendi özel müddeti içerisinde ihtiyaç duyduğu gaybı ilimleri bilmesi.
İşler ve hadiseler henüz meydana gelmeden, Mehdi Allah tarafından buna muttalidir. Zira önceden olacak olanlara hazır olması gerekiyor.
Mehdi, din bakımından rey ve kıyasa başvurmaktan masumdur. Ona böyle davranması haramdır. Zira Allah'ın dini konusunda hüküm vermede Nebi yani Peygamber olan birinin kıyas yapması doğru değildir. Şayet kıyas yapmasına izin verilseydi, Allah onu peygamberin Hz. Muhammed'in diliyle bildirirdi. Ayrıca Hz. Peygamber imamlardan hiç birisi için benim izimde yürüyecekler hata etmeyecekler dememiştir. Bu ifadeyi sadece Mehdi için söylemiştir. Onun masumluğunu halifeliğini ve vereceği hükümleri konusunda masumiyetini bildirmiştir.
("Futuhat-El Mekkiye", 366. bab, c. 3, s. 327- 328)
Keskin bir görüş,
İlka anında ilahi hitabı tanımak,
Allah'tan geleni terceme etmesini bilmek
Emir sahiplerinin mertebe ve derecelerini bilmek,
Gazap anında merhameti bilmek.
Melik'in ihtiyaç duyacağı arzakı mahsusayı ve diğer şeyleri bilmesi,
İşlerin birbiriyle olan münasebetini bilmesi,
İnsanların ihtiyaçlarını yerine getirmede aşırılığı ve kısıtlamayı bilmesi,
Kendi özel müddeti içerisinde ihtiyaç duyduğu gaybı ilimleri bilmesi.
İşler ve hadiseler henüz meydana gelmeden, Mehdi Allah tarafından buna muttalidir. Zira önceden olacak olanlara hazır olması gerekiyor.
Mehdi, din bakımından rey ve kıyasa başvurmaktan masumdur. Ona böyle davranması haramdır. Zira Allah'ın dini konusunda hüküm vermede Nebi yani Peygamber olan birinin kıyas yapması doğru değildir. Şayet kıyas yapmasına izin verilseydi, Allah onu peygamberin Hz. Muhammed'in diliyle bildirirdi. Ayrıca Hz. Peygamber imamlardan hiç birisi için benim izimde yürüyecekler hata etmeyecekler dememiştir. Bu ifadeyi sadece Mehdi için söylemiştir. Onun masumluğunu halifeliğini ve vereceği hükümleri konusunda masumiyetini bildirmiştir.
("Futuhat-El Mekkiye", 366. bab, c. 3, s. 327- 328)
Hz. Ali (r.a):
“Zil
çalındığında ve Irak’ı Kürt liderler yönettiğinde, Hz. Mehdi’nin (a.s.)
zuhurunu bekleyin.”
“Siyah sancaklılar, Abbasoğulları (Kürtler) içinden
çıkar. Sonra bir başka def’a da Horasan’dan (Türkiye) çıkar ki; takkeleri
siyah, elbiseleri beyazdır.
(Fetava-i Hadîsiyye, İbn-i Hacer-i Heytemi, 42)
Sevbân
radıyallahu anh anlatıyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselâm buyurdular ki:
"Sizin hazinenizin yanında üç kişi kavga edecek: Üçü de bir halifenin
evladıdır. (Halifelik) bunların hiçbirine nasip olmayacaktır. Sonra meşrık
(doğu) cihetinden siyah bayraklar (taşıyan bir ordu) zuhur edecek, hiçbir
kavmin öldürmediği şekilde sizi öldürecek…"
Siz,
yüzleri kılıflı kalkanlar gibi, gözleri küçük, burunları yassı olan bir
(Türklerle) kavimle savaşmadıkça kıyamet kopmaz."
[Buharî, Cihad 95, 96, Menâkıb 25; Müslim, Fiten 62,
(2912); Ebu Davud, Melahim 9, (4303, 4304); Tirmizî, Fiten 40, (2216); Nesâî,
Cihad 42, (6, 45).
Hz. Hz. Ali (r.a) şöyle buyurmuştur:
“Sonra Araplarla acemler
(İranlılar) arasında düşmanlık, ihtilaf, birbirlerinden kaçınmalar
yaşanacaktır. Onlar devamlı savaş, kavga, ihtilaf ve keşmekeş içinde olacaktır.
Öyle ki iş meşhur Sufyani’ye kadar uzar.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Onların imamı salih
bir adamdır’ .
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i minber üzerinde:
‘Ey insanlar!
Yakınlarda yere batırılmış bir ordu duyarsanız, kıyametin gölgesi düşmüştür!’ buyururken işittim.”
Albânî Sahiha 1355
Neslihan Dağcı

Yorumlar
Yorum Gönder