Ana içeriğe atla

GÜNDEM MAK-ARASI




Prova-ne-kasyon?


Rusya'nın Türkiye'yi işgal ihtimaline yönelik zamanında 15 Rum ve 1 Ermeni'nin öldüğü 6-7 Eylül olaylarını tertiplediklerini itiraf eden İsmail Tansu ÖHD Sorumlusu ve TMT teşkilatının kurucularındandı.

İsmail Tansu, Türkiye'nin sınır bölgeleri Kars, Ardahan gibi yerlere ve İstanbul Boğazı ile Şile'ye ''Amerikalıların'' silah gömdüğünü, herhangi bir Rus saldırısına karşılık o bölgelerde gayri nizamı harp yapacak personelinde hazır tutulduğunu itiraf etmişti.

Necdet Özel tarafından ''Kozmik Oda'' soruşturması kapsamı içinde ÖHD, personelinin deşifre olmaması için Başkan Recep Tayip Erdoğan'nın talimati ile 2015 yılında kapatıldı. Yerine 4 birimli Beyaz,Siyah, Turuncu ekipler kuruldu.

ÖHD, 1953 yılında ''Genelkurmay'' içinde dönemin Başbakanı Menderes'in haberi olmadan o dönem ''Kore'' savaşı komutanı tarafından ABD'nin teklifi üzerine kurulmuş ve TMT teşkilatı etrafında ''Kıbrıs''ın Rus işgaline karşı tedbir olarak  ''Silah Sevkiyatı'' görevlerini yerine getirmişti.

İlk brifingini Mendere'e veren ÖHD, toplum içinde ''Menderesin Özel Ekibi'' olarak bilinmesine rağmen, Menderes ÖHD'den özellikle  TMT'nin varlığından haberdar olduktan sonra bu birimleri  lav etmek istedi.

İsmail Tansu'nun anlatımına göre TMT olarak Darbe esnasında ''Türkeş''in yanında yer aldıklarını, Kıbrısa ''Silah Taşıyan'' ekibin kendileri olduğunu söyledikten sonra Türkeş'in kendilerini kucakladığını ve akabinde ''Kendilerine nasıl yardımcı olabileceklerini'' sorduğunu o dönem ihtiyaçları olan şeylerin karşılandığını söylüyor.

1970 yıllına kadar ABD'nin her yıl düzenli para aktardığı ÖHD içinde CIA'ye bağlı askerlerle karşılıklı görüşmeler yapıldığı, karşılıklı ziyaretler olduğunu söyleyen İsmail Tansu, ABD'den gelen paranın kesilmesi sebebi ile Ecevit'ten yardım istediklerini Ecevit'in bu birimin varlığı karşısında şok geçirdiğini ve ilk kez ''Kontgerilla'' tabirinin kullanıldığını söylüyor.

İsmail Tansu asıl kontgerillanın Sol'culardan oluştuğunu söylemeyide ihmal etmiyor.

6-7 Eylül olaylarını yapmakla suçlanan ve mahkemede beraat edende o dönemin -komünistleri-...

Bunları ben söylemiyorum İsmail Tansu söylüyor yani 1960'a kadar içinde olmak ve çalışmaktan gurur duyduğu ÖHD sorumlusu...

Biz sırtımızı ''Amerikalılara'' dayıyarak ''Rusya'' işgalinden ne kadar korunduk ve bugünlere nasıl geldik ve bu arada ''Güneydoğuyuda'' ne derece kaptırmadık bütün bunlar tartışıla dursun, ''Amerika''da içimizde ne kadar yayıldı, koskoca -Anadolu-yu nasıl koca bir ''Amerikan'' üssüne çevirdi etraflıca düşünmek lağzım.


Rusya ile koalisyon gücü olduğumuza göre Rus işgali tehlikesi de kalkmış mıdır? Veyahut bu yakınlaşma aynı zamanda -Anadolunun- Amerikan üssüne çevrildiği gerçeğini unutturmalı mıdır? Bunlar düşünüle dursun, şortlu kızlara saldırı, kerpiçle küçük  çocuklara saldırı, Mescitte Namaza duran Müslümanların bıçaklanması, başı açık kadınların mescitlerde cemaat içlerine karışması ve en son Kemal'in ad-let yürüyüşü emin olun ki gayri nizami harp için bir prova-ne kasyon'dur.

Mescitte 4 müslümanın bıçaklanması aralarından ''Hüseyin Aydın''ın şehit olması Prova-ne kasyon'dur.

En son böyle bir prova-ne-kasyon ''Bayram Ali Öztürk Hocanın'' şehadeti ile son bulmuş, eylemi gerçekleştireninde ''Deli'' olduğu söylenmişti.

Sanki bütün ''Delileri'' birileri sokağa salmış ve hepsine Prova-ne-kasyon yapın demiş gibi bir durum mevcut.

Delirmemek ise elde değil ama olay Prova-ne-kasyon olunca
kasmayıp oturuyoruz.

İstanbul mecsitlerinde başı açık kadınların cemaate karışıp namaza durması da haliyle bir prova-ne-kasyon.

Tıpkı 28 Şubat öncesi ''irtica'' hortladı manşetleri atabilmek için ''Ankara Otobüs duraklarını'' daha önce görülmemiş şekilde ''çarşaf'' giyerek kalabalıklaştıran maaşlı elemanların prova-ne-kasyonları gibi bir durum yurdun dört tarafında gelen haberlerde mevcut...

Demek oluyor ki Ülkemiz nerden geldiği aslında belli olan bir işgal tehdidi altında bu sebeple prova-ne-kasyonlar mevcut.

Yanlız bu millet bu prova-ne-kasyonlar sebebi ile birgün gerçek bir işgalde de kasmamaya başlarsa işte o zaman bu prova-ne-kasyonlarında ne sebeple prova-ne-kasyon olduğu acı bir şekilde anlaşılacak.

                                           &&&&&&

Nato Bulgaristan'a, Maceristan'a, Romanya'ya asker yığarken Hindistan ve Çin'de kendi sınırlarına asker yığdı.

Bayram günü İsrail'in Gazze'yi vurması evet bizim bayram programımızı iptal etmemiz için bir sebep değil, kaldı ki İsrail Gazzeyi vurdu diye veya Nato oraya buraya asker yığdı diyede günlük yaşantımızdan taviz verecekte değildik. Zaten içerdeki prova-ne-kasyonlardan dolayı Nato nereye asker yığıyor veya Yunanistan ne çemkiriyor ilgileniyorda değildik.

Ama bütün gün -gerçek bir kurutuluş savaşı- hayali ile Osmanlı'ya selam çakıyor, Ayasofyanın önünde namaza duruyor, iki kelamımızdan birinin mutlaka İslam ve cihad olmasına dikkat ediyorduk.

Bütün bunla olurken Deccalın Askerleride bizim prova-ne-kasyonlara gelmememizi fırsat bilerek kasıla kasıla sokaklarda -cesarete bak- dercesine endam gösterdiler. Bizim prova-ne-kasyon'lara gelmememiz İslam Karşıtı çevrelere bir güç olarak gösterilmeye çalışılırken İslamcılarında güçsüzlüğü propagandası yapılarak, İslam karşıtlarına cesaret olarak pompalandı.


Hızını alamadılar, mescitte Müslüman bıçakladılar, hızlarını alamadılar başı açık mescitte cemaate karıştılar.


Asıl prova-ne-kasyon nedir biliyor musunuz?

Bu olaylara sessiz kalmanızı sağlamaları !


                                       &&&&&&

Ahir zamanda geleceği Peygamberimiz tarafından müjdelenen Hz.Mehdi asm'ın mealistlerle savaşacağını biliyor muydunuz?

Bu mealistlerin sayılarının gün geçtikçe çoğalması aslında bir nevi Hz.Mehdi asm'ın zuhrunada bir işaret olarak görülmeli.

Dikkat etti iseniz kibir enaniyet diz boyu...en kibar adam bile kendi enaniyetinden habersiz tek bir olay ile kibrini ortaya seriyor hemen.

Kur'anı anlayan ama daha İnsan Anatomisinden haberi olmayan bu adamlara bir dilin bir dile yüzde yüz çevrilemeyeceğini ve aklın kuşatamayacağı şeyler olduğunu kim anlatabilir...

Bugün Ümmetin karmakarışık olmasının tek nedeninin peygamberi ve varislerini aradan çıkararak peygambercilik ve varisçilik oynayan mealistler olduğunu ve bunların her birinin kendi bilgisi kadar akıllarının aldığı ayetleri yorumlamaları sebebiyle hiçkimsenin hiçkimse ile anlaşamadığını biliyorsunuz.

Allah'ı anlamak için ne peygambere nede varislerine ihtiyaç var ben -aklımla- anlıyorum diyenlerin içine düştükleri durumdan habersiz, Kur'anı Kerim'in Arapça konuşan bir topluma Arapça gelmesine karşın -Peygambersiz- anlaşılamadığını bu akıllılar niye anlamamakta ısrar ediyorlar...

Daha bunu anlamayan adamların Kur'anı Anlıyoruz iddiaları Peygambere ve O'nun varislerine ihtiyaç duymamaları onların tıpkı Hristiyanlar ve Yahudiler gibi Peygamberleri yok sayma ve dini bozma teşebbüsüdür. Biliyorsunuz ki Hristiyanlıkta yüzlerce incil meali arasından masa sallandırılarak  yere düşen dört incil meali kabul görmüştür...Yahudilikte ise tevrat baştan sona tefsir edilerek tahrip edilmiştir.

Dolayısı ile Peygamber ve O'nun yolundan giden varislerinin dışında hiçkimse Kur'anı Kerimi aklı ile tefsir edemez...

Geçmiş alimler bu tür teşebbüslerin kişiyi küfre düşüreceği uyarısında bulunmuştur. Velhasılı, Kur'anı aklı ile tefsire kalkışan bu kadar kalabalık bir topluluk mevcut iken İslam'ında gittikçe bozulması da gösteriyor ki (bknz:İslami Camia), bu topluluk İslamı tıpkı Hristiyan ve Yahudiler gibi bozmuşlardır.

Anadan babadan gizlice nikah kıyan ve zina yapan mealistlerdir.
İslamın Örtü emrine hakkı ile riayet etmeyen mealistlerdir.
Orda burda birbirine uluorta yerde sarılan, birbirini mıncıklayan hayasız erkek ve kadınlar mealistlerdir.
Makyaj yapıp bacağına külotlu çorap gibi  streç geçiren kadınların çoğu mealisttir.
Birde bunların aşırı olanları vardır ki iki grupta birbiri ile hiç anlaşamazlar...

Şimdi sormak lağzım

Erkekle kadının fingirdeştiği kesim mi daha iyi anlamıştır yoksa, bunlarla birlikte topyekun İslamın Peygamberine saldıran kesim mi?

Allah akıl ile anlaşılabilseydi Batı topyekün secdeye varırdı.

''Akıl bağdır ve tahdit ile işi  esasa bağlar !''

Halbuki Allah Kur'anı Kerimde yüzlerce kez ''Peygamberimizin Güzel Ahlakını'' örnek göstererek ''İnsanın'' böyle bir Ahlaka bürünmesi gerektiğini söyler...Peygamberin Ahlakı ile ahlaklanmak İslamın emridir ve bu emir insan aklı aşsın, zaman üstüne çıksın ve kendi hakikatine ererek Rabbini bilsin diye emrolunmuştur. Peygamberin sünneti Allah'ın emirlerinden yani İslamın Yaşanması ile ortaya çıkmış ve İslamın gayesi de kişiyi kendi hakikatine şahid tutarak Allah'ı bilmek davasıdır. İşte bütün bu dava içinde zamanüstüne çıkmakla emrolunmuş insan, aklı kendi görev yerine oturtarak  hakkını vermiş olur. Akıl bunun için vardır ve bu işe yarar. Aklı aşamayanlar ve görev yerine oturtamayanlar İslam'ı yaşayamayanlardır.

Bugün Peygamber ve O'nun yolunu takip eden varislerin aklı aşarak zamanüstüne çıkışları neticesinde gerçekleştirdikleri bir çok keşfi batı kendi keşfi imiş gibi satınca akıllı geçinen akılsızlar hemen buna sarılarak Kur'anı doğrulamakta ancak O'nun doğrulayıcısı olan Peygamber ve varisleri yok saymakla da O'nu yalanladıklarını anlamamaktadırlar.


Bütün mealistler reformisttir !

Bütün reformistler bidad ehli !


Tayip Gülmez

























Şortlu kız, mecitte bıçaklama, Valide Çeşme cami kadınlı erkekli namaz, Hüseyin Aydının şehadeti, Gazzenin bombalanması, kemalin ad-leti

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

"Kim, Kim"dir -Horuzun Öttüğü Vakit - (2.Bölüm)

Günümüz Müslümanlarının en büyük problemi Hz.Mehdi asm var mı yok mu düşüncesi. Kur'anı Kerimi aklı ile anladıktan sonra ''Peygamber''e de luzum bırakmayan bir topluluk için elbette ''Melhameler'' yani meydana gelen hadiselerin bir önemi yoktur.  Tıpkı ''Meteryalist'' kafadakilerin bunlar ''Metafizik'' saçmalıklar diyip kestirip atması gibi. Peygamber''e luzum ve ihtiyaç bırakmayan yani ''Peygamber''siz İSLAM, daha doğrusu ''Diyalogçu'' zihniyetindeki adamlara aradan ''Peygamber''i çıkardığında İSLAM'da kalmaz dediğinde ''aval, aval'' suratına bakar. Bir kişinin ''Müslüman'' olması ancak ve ancak ''Peygamber''e BİAD ile mümkündür. Kur'anı Kerimde ''Allah ve Resulüne'' itaat emri bunlara uğramamıştır. Peygamberi aradan çıkardığında ''ŞERİAT''e kalmaz. ŞERİAT Peygamber a...

GÜNDEM MAK-ARASI

KIY-AMET  / GÜL-MEZ Sayın Okuyucular Bugünlerde her ne yazsam gündem öyle bir hızla değişiyor ki ne diyeceğimi ne konuşacağımı şaşırıyorum. Sanki bütün dünya birleşmişte beni yalancı çıkarmak için uğraş veriyor. Tam bir -BAŞ-MAKALE yazıp ünlü olayım diyorum, bi bakıyorum bir anda gündem değişiyor. Benim dediklerim çöpe gidiyor tabi. Şimdi nerden çıktı şu Mescid-i Aksa ? Ne güzel konuşuyor yazıyor çiziyor size de bal gibi okutuyordum. Ben ne talihsiz adamım hiç mi hayatımda bir gün bile yüzüm Gül-meyecek ! Anam adımı Tayip Gülmez koymakla bana kötülüğün en büyüğünü etmiş mi oldu şimdi? Gerçi anamın ne suçu var  Dünyada  artık öyle şeyler oluyor ki, kim olursa olsun YALAN söyleyen herkesi hiç abartısız ANLINDAN mıhlıyor. Ve söylediklerini boşa çıkarıyor. Ne kadar PUTU dikilmiş heykel varsa bir bir yıkılacak bir zaman diliminin içine düştük sanki. Bende kalem sallayan halkın aklına üfleyen bir sanatkar olarak galiba böyle bir PUTSAL duruşun yı...

AYASOFYA

'Beytu'l-Makdis'in imarı Yesrib'in harabıdır. Yesrib'in harabı melhamenin (savaşın) çıkmasıdır. Melhame İstanbul'un fethidir, İstanbul'un fethi Deccal'in çıkmasıdır!' buyurdular. Sonra elini (Resulullah), konuşmakta olduğu kimsenin (yani Hz. Muaz'ın) dizine vurdular ve: 'Bu söylediğim kesinlikle hakikattir. Tıpkı senin burada oturman hak olduğu gibi.' buyurdular." Hz. Muaz burada kendisini kasdetmektedir. (Yani Aleyhissalâtu vesselâm'ın konuştuğu ve dizine elini vurduğu kimse Muaz İbnu Cebel (radıyallahu anh)'dir.)" [Ebu Davud, Melahim 3, (4294). Beytu'l-Makdis, Mescidu'l-Aksa denen Kudüs şehrindeki mukaddes mesciddir. Bugün orada "Süleyman Mabedi inşası için kazılar yapılıyor, Mescidin altı oyuluyor. Orada yaşanacak bir çökme veya bu kazı çalışmaları yeniden imar anlamına gelebilir. Kudüs'ün başkent ilan edilmesi bu işlemin hızlandırılması anlamına geliyor olabilir. Yesrib, Medine-i Münevv...