Ana içeriğe atla

İBDA Mimarı Salih Mirzabeyoğlu, halkoylamasında kullanacakları oyun rengini Nabız Haber'den Şükrü Sak ile yaptığı röportajda açıkladı.

İBDA’yı merkeze alarak işlediği temel meselelerden, 99 sürecinden, Türkiye’deki siyasî kesimlerin dünkü halleriyle, bugünkü halleri arasındaki tekamül farkından, Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı görüşmeye kadar birçok konuda değerlendirmelerde bulundu…
Mirzabeyoğlu, Avrupa Birliği, Birliğin Türkiye’ye karşı tavrı, Türkiye’nin bu konudaki yaklaşımı üzerine de çok önemli değerlendirmeler yaptı.
“Temel sabitlerimiz ve kırmızı çizgilerimiz var” diyen Mirzabeyoğlu, İslâm gayesi etrafında;
“Hedefleri koyarsın ve ondan sonra bu hedeflere göre şartları değerlendirirsin. Her zaman ve daima aslolan, İslâm’ın faydasıdır! Bu anlamda çok pratik bir tavrımız var” ifâdelerini kullandı!
"TAVRIMIZ, DOĞRUDAN 'EVET'TİR!"
“Ortada yaprak kımıldamazken, objektif verilerin tam tersini gösterdiği zamanda yaptığı tesbitlerin bugün elle tutulur, gözle görülür bir realite haline geldiğini” belirtti..
Doğrudan, referandum konusundaki fikrini sorduğumuzda ise;
Mirzabeyoğlu; “Tavrımız, doğrudan Evet’tir…” Dedi…
Bu çerçevede, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler üzerine etraflı bir değerlendirmede bulunan Mirzabeyoğlu;
“Elhamdülillah nice olmazlar oldu gördüğünüz gibi! Özellikle son 10 senedir!” Dedi…
Pazar günü referandum var Türkiye’de… Bu, sıradan bir “referandum” değil… Sıradan bir “Anayasa değişikliği” de değil… Daha doğrusu, bunu bu hale getiren gelişmeleri hep birlikte yaşayıp gördük, yaşayıp görüyoruz… Türkiye’nin kendi milli iradesiyle bir “yenilenme” çabası… Hantallıklarından kurtulma çabası… Bu kadar bir değişikliğin bile, milli iradeyle yapılıyor olması, başta Batı ve ABD olmak üzere ne kadar Türkiye düşmanı varsa hepsini harekete geçirdi…
DOĞU-BATI HESAPLAŞMASINA DÖNDÜ
Hadise, altı üstü “18 Maddelik bir Anayasa değişikliği” olmaktan çıktı, adeta bir “Doğu-Batı hesaplaşmasına” döndü…
Bir tarafta açık açık; Müslüman Türk halkının “tercihine” saygı duymayacağını ilân eden –‘Evet’ veya ‘Hayır’ bir tarafa- tercihi ne olursa olsun, buna “saygı duymayacağını” ilan eden Batı ve “Batıcı” kesim….
Diğer tarafta, 15 Temmuz’da darbeyi püskürten ve “kurucu millet” olduğunu ispatlayan, “tercihimize saygı duyacaksınız!” diyen milli damar! Yani, Anadolu'nun Müslüman Türk kimliği...
“İslâm’ın gayesi ve Müslümanların faydasını merkeze alarak” yaptığı tesbitleri temellendiren Mirzabeyoğlu;
Mirzabeyoğlu;
“Bazı doğruları dün söyleseydik belki anlaşılmazdı. Niçin?.. Çünkü o gün onun alt yapısı yoktu. Nihayetinde her şey “gaibine” tâbidir…”  ifâdelerini kullandı!
Mirzabeyoğlu;
“Hani söylediğimiz bir şey vardı ya; bir bakarsın bir rüzgâr eser, her şey tersine döner diye… “Dün”ü bilenler, buradan neyi kastettiğimizi çok rahat anlayacaklardır! Bu çerçevede söylüyorum, Elhamdülillah nice olmazlar oldu!” Dedi…
Not: Mirzabeyoğlu'nun Türkiye ve dünya gündemine dair fikir ekseninde yaptığı etraflı ve geniş değerlendirmeleri daha sonra Nabız Haber okuyucularıyla paylaşacağız!


Şükrü Sak-Nabız Haber

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

"Kim, Kim"dir -Horuzun Öttüğü Vakit - (2.Bölüm)

Günümüz Müslümanlarının en büyük problemi Hz.Mehdi asm var mı yok mu düşüncesi. Kur'anı Kerimi aklı ile anladıktan sonra ''Peygamber''e de luzum bırakmayan bir topluluk için elbette ''Melhameler'' yani meydana gelen hadiselerin bir önemi yoktur.  Tıpkı ''Meteryalist'' kafadakilerin bunlar ''Metafizik'' saçmalıklar diyip kestirip atması gibi. Peygamber''e luzum ve ihtiyaç bırakmayan yani ''Peygamber''siz İSLAM, daha doğrusu ''Diyalogçu'' zihniyetindeki adamlara aradan ''Peygamber''i çıkardığında İSLAM'da kalmaz dediğinde ''aval, aval'' suratına bakar. Bir kişinin ''Müslüman'' olması ancak ve ancak ''Peygamber''e BİAD ile mümkündür. Kur'anı Kerimde ''Allah ve Resulüne'' itaat emri bunlara uğramamıştır. Peygamberi aradan çıkardığında ''ŞERİAT''e kalmaz. ŞERİAT Peygamber a...

GÜNDEM MAK-ARASI

KIY-AMET  / GÜL-MEZ Sayın Okuyucular Bugünlerde her ne yazsam gündem öyle bir hızla değişiyor ki ne diyeceğimi ne konuşacağımı şaşırıyorum. Sanki bütün dünya birleşmişte beni yalancı çıkarmak için uğraş veriyor. Tam bir -BAŞ-MAKALE yazıp ünlü olayım diyorum, bi bakıyorum bir anda gündem değişiyor. Benim dediklerim çöpe gidiyor tabi. Şimdi nerden çıktı şu Mescid-i Aksa ? Ne güzel konuşuyor yazıyor çiziyor size de bal gibi okutuyordum. Ben ne talihsiz adamım hiç mi hayatımda bir gün bile yüzüm Gül-meyecek ! Anam adımı Tayip Gülmez koymakla bana kötülüğün en büyüğünü etmiş mi oldu şimdi? Gerçi anamın ne suçu var  Dünyada  artık öyle şeyler oluyor ki, kim olursa olsun YALAN söyleyen herkesi hiç abartısız ANLINDAN mıhlıyor. Ve söylediklerini boşa çıkarıyor. Ne kadar PUTU dikilmiş heykel varsa bir bir yıkılacak bir zaman diliminin içine düştük sanki. Bende kalem sallayan halkın aklına üfleyen bir sanatkar olarak galiba böyle bir PUTSAL duruşun yı...

AYASOFYA

'Beytu'l-Makdis'in imarı Yesrib'in harabıdır. Yesrib'in harabı melhamenin (savaşın) çıkmasıdır. Melhame İstanbul'un fethidir, İstanbul'un fethi Deccal'in çıkmasıdır!' buyurdular. Sonra elini (Resulullah), konuşmakta olduğu kimsenin (yani Hz. Muaz'ın) dizine vurdular ve: 'Bu söylediğim kesinlikle hakikattir. Tıpkı senin burada oturman hak olduğu gibi.' buyurdular." Hz. Muaz burada kendisini kasdetmektedir. (Yani Aleyhissalâtu vesselâm'ın konuştuğu ve dizine elini vurduğu kimse Muaz İbnu Cebel (radıyallahu anh)'dir.)" [Ebu Davud, Melahim 3, (4294). Beytu'l-Makdis, Mescidu'l-Aksa denen Kudüs şehrindeki mukaddes mesciddir. Bugün orada "Süleyman Mabedi inşası için kazılar yapılıyor, Mescidin altı oyuluyor. Orada yaşanacak bir çökme veya bu kazı çalışmaları yeniden imar anlamına gelebilir. Kudüs'ün başkent ilan edilmesi bu işlemin hızlandırılması anlamına geliyor olabilir. Yesrib, Medine-i Münevv...